Doğum sancılarını başlatmak ya da var olan kasılmaları desteklemek amacıyla damar yolu ile oksitosin verilmesi işlemi halk arasında suni sancı olarak adlandırılmaktadır.
Oksitosin normalde beyinin hipofiz adı verilen bölgesinden salgılanan ve temel görevi rahim kasılmaları ile sütün memeden dışarı atılmasını sağlamak olan bir hormondur. Sentetik olarak üretilen oksitosin hormonu çok düşük dozlarda damardan verildiğinde rahimde kasılmalara neden olmaktadır.
Damardan oksitosin verilmesi ve bu sayede doğumun başlatılabilmesi için rahimin buna hazır olması gerekir. Bu hazırlıkların en önemlisi rahim ağzında meydana gelen değişimlerdir. Bir diğer önemli değişim de rahimi oluştuıran kas liflerinde oksitosin hormonunun bağlanıp etki gösterebileceği alanların yani reseptörlerin oluşmasıdır. Oksitosin reseptörleri genelde gebeliğin son dönemlerinde oluştuğundan erken dönemde yapılan oksitosin uygulamaları çoğu zaman ya cevap vermez ya da geç cevap verir.
Oksitosin sadece doğum eylemini başlatmak amacıyla değil devam eden bir eylemin desteklenmesi amacıyla da kullanılabilir. Her iki kullanımında da son derece dikkatli olunması gerekir.
Oksitosinin bir diğer kullanım alanı da doğum sonrası kanamaların kontrol edilmesidir. Doğumdan sonra yüksek dozlarda verilen oksitosin rahimde kasılmaya neden olmakta ve dolayısı ile kanamanın azalmasını sağlamaktadır.
Oksitosin nasıl uygulanır?
Oksitosin uygulamasına karar verildiğinde çok düşük miktarlarda oksitosin hormonu yaklaşık yarım litre serum içinde sulandırılıp hazırlanır. Hazırlanan bu serum dakikada gönderdiği sıvı miktarı ayarlanabilen bir infüzyon pompasına bağlanır. Pompadan çıkan hortum annenin damar yoluna bağlandıktan sonra infüzyona başlanır.
Oksitosin infüzyonuna kural olarak çok düşük dozlarda başlanır. Değişik uygulamalar olmakla birlikte genelde başlangıç dozu dakikada 1-4 damla sıvı verilmesi şeklindedir. Bu başlangıç dozu bile oksitosinin normal doğum eyleminde ne kadar güçlü bir etkisinin olabileceğinin göstergesidir.
Oksitosin infüzyonuna başlanmadan önce anne adayı monitöre bağlanarak rahim kasılmalarının varlığı ve şiddeti ile bebek kalp atım hızı gözlenir. İdeal olarak monitörizasyona oksitosinden en az 15 dakika önce başlanmalıdır ve tüm indüksyon boyunca aralıksız devam edilmelidir.
Oksitosin infüzyonu başladıktan sonra doz her 15-20 dakikada bir yavaş yavaş arttırılır. Amaç düzenli ve etkili rahim kasılmalarının sağlanmasıdır. Burada hedeflenen her 2-4 dakikada bir gelen ve 40-50 saniye kadar süren düzenli kasılmalar elde etmektir. Monitörde bu tür kasılmalar saptanıncaya kadar dakikada verilen damla sayısı giderek arttırılır ancak belirli bir dozun üzerine asla çıkılmaz.
Aktif eylem sağlandıktan sonra doz azaltılabilir ya da sorun saptanmadığı durumlarda doğuma kadar aynı dozda kalınabilir.
Ağrısız doğum yapılacak ise epidural kateter oksitosin infüzyonuna başlanmadan önce takılabilir ancak aktif kasılmalar başlayana kadar genelde kateterden ilaç verilmez.Bir başka yol ise oksitosin ile etkili kasılmalar başlayıp anne adayı bu kasılmaları sancı olarak hissetmeye başlayana kadar beklemek ve epidural kateteri bu dönemde takarak hemen ilaca başlamaktır.
Bazı jinekologlar oksitosin infüzyonuna başlamadan önce amniyotomi yapmayı tercih ederler. Bu durumda oksitosinin etkisinin başlama süresi daha kısa olmaktadır. Ancak rahim ağzı olgunlaşmasının gerçekleşmiş olması yani Bishop skorlarının uygun olması durumunda da zarlar açılmamış olsa bile oksitosine kolay cevap alınmaktadır.
Oksitosin infüzyonu çok ağrıya neden olur mu?
Oksitosin infüzyonu ile elde edilen kasılmalar doğal kasılmalardan daha sık, daha düzenli ve daha şiddetlidir. Daha önceden oksitosin uygulanmadan doğum yapmış anne adaylarının %80'inden fazlası oksitosin ile elde edilen kasılmaların daha fazla ağrıya neden olduğunu bildirmektedirler. Ancak epidural anestezi uygulanması durumunda kasılmaların yarattığı rahatsızlık doğal kasılmalarınkinden daha fazla değildir.
Oksitosin ile indüksiyon güvenli midir?
Her kadının oksitosine verdiği cevap farklıdır. Bazen çok düşük dozlarda oksitosin şidetli ve sürekli kasılmalara neden olurken bazen çok yüksek dozlarda bile hafif şiddette kasılmalar elde edilemez. Bu nedenle oksitosin ile indüksiyon yaparken hem anne hem de bebek çok yakın ve dikkatli bir şekilde takip edilmelidir.
Oksitosin çok uzun yıllardır doğum indüksiyonunda kullanılmasına rağmen hala daha gerekliliği ve güvenilirliği konusunda yerleşmiş fikir birliği yoktur. Tüm uygulamalarda olduğu gibi oksitosin infüzyonu da bazı komplikasyon riskleri taşımaktadır ancak bu komplikasyonların görülme sıklığı çok fazla değildir.
Uterin hiperstimülasyon
Uterusun yani rahimin oksitosine beklenilenden daha fazla yanıt vermesidir. Rahim kasılmalarının hem şiddetinin hem de sıklığının fazla olmasıdır. Hiperstimnülasyon ile ilgili birkaç değişik tanım vardır. En sık kabul edilenler:
- 10 dakikada beşten fazla kasılma olması
- 15 dakikada yediden fazla kasılma olması
- İki kasılma arasında geçen gevşeme süresinin bir dakikadan kısa olması
- Kasılmanın süresinin 90 saniyeden uzun sürmesidir.
Kontrollü pompalar ile verildiğinde hiperstimülasyon riski çok azalmaktadır. Hiperstimülasyon ortaya çıktığında bebek açısından tehlike var demektir. Bu nedenle oksitosin infüzyonu yaparken bebeğin kalp atımları yakından izlenmeli tercihan sürekli monitör bağlı olmalıdır. Oksitosinin vücuttan atılma süresi çok kısa ( 10 dakikadan az) olduğu için ilaç verilmesi kesildikten hemen sonra durum büyük olasılıkla düzelecektir.
Ancak bebek kalp atım hızının normale dönmemesi durumunda acil sezaryen gerekli olabilir.
Uterus yırtılması
Oksitosin uygulanması sırasında uterusta yırtılma meydana gelebilir. Ancak daha önceden cerrahi işlem yapılmamış uteruslarda bu durum yok denecek kadar az görülür. cerrahi dışında daha önceki doğum sayılarının fazla olması, bebekte geliş bozuklukları ve çoğul gebelik, amniyon sıvı fazlalığı, iri bebek gibi uterusun aşırı gergin olduğu durumlar yırtılma açısından risk faktörleridir.
Su zehirlenmesi
Oksitosinin yapısı su tutulmasına neden olan antidiüretik hormon ile benzerlik gösterir. Bu nedenle oksitosin yüksek dozlarda uzun süre verildiğinde idrar miktarında azalmaya ve vücutta su tutulmasına neden olabilir. Şiddetli su tutulması kanda sodyum düzeyinin belirgin derecede azalmasına, bilinç bulanıklığına, istemsiz kasılmalara, nöbetlere, kalp yetmezliğine, komaya ve hatta ölüme neden olabilir. Su zehirlenmesi çok nadir görülen bir komplikasyondur.
Sezaryen sonrası normal doğumlarda oksitosin
Daha önceden sezaryen operasyonu geçirenlerde takip eden gebelikte normal doğum planlandığında oksitosin verilip verilemeyeceği konusunda değişik görüşler olmakla birlikte pekçok çalışmada güvenle kullanılabileceği ortaya konmuştur. Ancak oksitosin kullanılanlarda rahimde yırtılma riski bir miktar daha artmaktadır ancak bu artış anlamlı değildir.
Kaynak: Mumcu.com / Dr. Alper Mumcu