Çocuklarda 2 yaş sendromu

Çocukların yürümeye ve konuşmaya başladıkları dönemde bireyselliklerini ve kendinilerini keşfetmeye, sınırlarını zorlamaya başladıkları ifade edildi.

Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Kılınç, çocukların yürümeye ve konuşmaya başladıkları dönemde bireyselliğini ve kendini keşfetmeye, sınırlarını zorlamaya başladığını söyledi. Prof. Dr. Kılınç, bu dönemde ebeveynlerin çocuklarına karşı doğru yaklaşım sergilemelerinin önemli olduğunu bildirdi. 

Prof. Dr. Kılınç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2 yaş sendromunun 18 ay civarında başlayarak 42. aya kadar devam edebilen, çocukların genellikle olumsuz tavırlar sergilediği ve kendine söylenilenleri yapmak istemediği, isteklerini kabul ettirmek konusunda ısrarcı olduğu bir dönem olduğunu belirtti. 

Bebeklik döneminde sürekli annesine bağımlı olan ve bütün gereksinimleri karşılanan bebeğin bu dönemde kendi başına hareket etmeye başladığını, meraklı ve enerjik olduğunu, sürekli bir şeyleri keşfetmeye çalıştığın  ifade eden Prof. Dr. Kılınç, şunları söyledi: "Çocuklar yürümeye ve konuşmaya başladıkları dönemde bireyselliğini ve kendini keşfetmeye, sınırlarını zorlamaya başlar, 2 yaş sendromu olarak da adlandırılan bu dönemde ebeveynlerin çocuklarına karşı doğru yaklaşım sergilemeleri büyük önem taşıyor. Çocuk bu dönemde bütün isteklerinin yerine getirilmesini ister. Bazı şeyleri ise tek başına yapmaya çalışır. Çocuğun gelişimi açısından bu dönem çok önemlidir. Ancak çocuk nerede ne yapacağını ve ne zaman duracağını bilemez ve istediği şeyler yapılmadığı ya da kendini yeterince anlatamadığında öfke nöbetleri geçirebilir." 

Prof. Dr. Kılınç, ailelerin, erken ergenlik olarak da adlandırılabilecek bu dönemi iyi kavraması ve çocuğa bu doğrultuda yaklaşması gerektiğini bildirdi. 

Ailelerin, yeni yeni yürümeye ve konuşmaya başlayan çocuğun kendi başına yapabileceklerine izin vermesi, ancak yapmaması gereken davranışlarla ilgili sınırı net bir şekilde çizmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Kılınç, şöyle devam etti: "Aileler çocukların yapabileceği şeyler konusunda sınırları çizdikten sonra kendi koydukları kurallara uymalı. Bu konuda çelişkiye düşmemeli. Çocuk ağladığı ya da öfkelendiği, sınırları zorladığı zaman bu kurallardan taviz verilmemeli. Böylelikle çocuklar hangi davranışın doğru hangisinin yanlış olduğu çok daha iyi bir şekilde kavrar. 

Tabi ki kendi başına yemek yemek, üzerini tek başına giymek ve güvenli olduğu sürece kendi başına yürümek isteyen çocuğa izin verilmeli. Dünyayı keşfetmeye çalışan çocuğa yardımcı olunmalı ve soruları uygun bir dille yanıtlanmalı. Aileler bu dönemin normal olduğunu bilmeli ve öfkeli, ağlayan ve kızgın çocuğa sakin bir şekilde yaklaşmalı. Bu davranış biçimi çocuğun sağlıklı gelişimi açısından önemli."

Kaynak: Milliyet

Paylaş

Yorumlar